İncirliova,
doğuda Aydın Merkez, batıda Germencik İlçesi, kuzeyde İzmir’in Tire İlçesi,
güneyde ise Büyük Menderes Nehri ve Koçarlı İlçesi ile çevrili; 185.012 dekar
alana sahip hızla büyüyen bir ilçedir. Konum olarak Aydın’a yakın olmasının
doğal sonucu ilçenin tarihi Aydın’ın tarihi ile bütünlük arz eder.
Aydın,
tarihin ve medeniyetin izlerini taşıyan, dünyanın az rastlanır yerlerinden
biridir. Tarihin çeşitli dönemlerindeki değişik kültür birikimlerinin, açık bir
müzesi durumundadır. M.Ö. XIII. yüzyılda bölgeden Hitit egemenliğinin
kalkmasından Türk hakimiyetine kadar geçen süreçte sırasıyla Frigler,
Lidyalılar, İonlar, Persler, Büyük İskender, Romalılar ve Bizanslılar Aydın’da
hüküm sürmüşlerdir. İlçe dahilinde Karabağ, Erbeyli, ve Köprüovası köylerinde
arkeolojik kalıntılara rastlanmaktadır. Bu medeniyetler ile ilgili geniş
kapsamlı kazı ve araştırmalar henüz yapılamamıştır.
Menteşe
Beyliği toprağı olan Aydın ve çevresi 1310 yılından itibaren Aydınoğulları
Beyliği hakimiyetine girdi. Kent, 1426yılında kesin olarak Osmanlı egemenliğine
geçti. XV. Yüzyılda Ahiler döneminde gelen bir grup insan
tarafından,Sarayçukuru (Kazmaçukuru) mevkiinde kurulan yerleşim, İncirliova’ya
dair edinilen en eski tarihlemedir. Yerleşilen coğrafyanın zengin su
kaynaklarına sahip olması nedeniyle buraya Karapınar adı verildi.
Madanoğlulları ailesi tarafından başlatılan bu yerleşme, süreç içerisinde
günümüz İncirliova kent merkezinde yoğunluk kazandı.
İncirliova,
farklı dönemlerde farklı isimlerle resmi belgelere geçmiş bir yerleşim yeridir.
Cumhuriyet döneminde yapılan değişiklikle İncirliova adını alan kent, Osmanlı
döneminde Karapınar ve İlyasbeyli olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Devleti’nin
idari taksimatında İncirliova’yı Karapınar adı ile genel olarak Güzelhisar-ı
Aydın’a; kısa süreliğine de İlyasbeyli adı ile İneabad (Germencik) nahiyesine
bağlı karye (köy) olarak görmekteyiz. Devlet Arşivleri kataloglarında birçok
belgede Aydın’a bağlı nahiye veya köy olarak geçen İncirliova’ya ait belge
sayısının azımsanmayacak sayıda olması, kentin birikiminin derin kökleri
olduğunun göstergesidir.
Buharın
ve makine gücünün etkisiyle Batı’da başlayan Sanayi Devrimi, ucuz hammadde ve
pazar için gözlerin Osmanlı topraklarına dikildiği dönemde Aydın’da yabancı
yatırımları başladı. 1853 yılında bir İngiliz iş adamı, Aydın vilayet sınırları
içinde yeni teknolojinin uygulandığı çırçır ve yağ fabrikaları kurarak
işletmeye başladı. Bu işletmelerdeki işgücü ihtiyacını gidermek için dışarıdan
bölgeye göç arttı. Buna bağlı olarak İncirliova nüfusu da artış gösterdi.
Kentin asıl gelişimi, Aydın-İzmir Demiryolu’nun inşa edilmesi ile başladı.
İzmir ve hinterlandının tarımsal zenginliklerinin ve kültür varlıklarının
Batı’ya taşınmasına neden olan demiryolu İncirliova’nın dönüşümünde etkili
oldu.
Nüfusu
hızla artan İncirliova 1867 yılında nahiye, 1898 yılında belediye oldu. İlk
belediye başkanı Rum asıllı Anistas (Anastas) Efendi idi. O yıllarda
gayrimüslimlerin sayısının artması sonucu şu anki belediye sinemasının olduğu
yerde kilise binası yapılmış, mezarlık olarak kilisenin ön tarafı
kullanılmıştı. Artan nüfusun su ihtiyacını karşılayabilmek için Ürgüplü Hacı
Mehmet Efendi’nin öncülüğünde İkizdere mezrasından su getirildi. Aşağı Mahalle
ve Dibektaşı mevkiinde (1894) içme suyu çeşmeleri yapıldı. Dibektaşı’ndaki
çeşme 1976 yılında İncirliova Belediyesi tarafından restore edildi.
1913
yılı sonlarında İncirliova’dan Nazmi Topçuoğlu, Umurlu’dan Kazım Çörüş ve
Erbeyli’den Ahmet Sarı bulundukları yöredeki yabancı tüccarların, yerli
üreticilerin aleyhindeki haksız faaliyetlerini önlemek için kooperatif kuruldu.
Osmanlı’daki ilk örnek olan bu kooperatife “Osmanlı Anonim Aydın Himaye-i
Zürra” adı verildi. Daha sonra 21 Ağustos 1915 tarihinde “Aydın İncir
Müstahsilleri Anonim Şirketi” ismiyle, Milli Aydın Bankası’nın bir kolu olarak
Ege Bölgesi üreticilerini, kooperatifçilik ilkeleri doğrultusunda örgütlendi.
Bu tarih, TARİŞ’in kuruluş günü olarak kabul edilmektedir.
I.
Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri tarafından
tarih sahnesinden bütünüyle silinmek istendi. Batılı devletler Sevr Antlaşması
ile Ege Bölgesini, savaşa sonradan katılan Yunanistan’a verdiler. Yunanlılar 15
Mayıs 1919’da İzmir’e çıktılar. Üç koldan Anadolu’ya yürüyen Yunanlıların Güney
kanadının hedefi Aydın’dı. Bunun için önce 22 Mayıs’ta Selçuk’u, 26 Mayıs’ta
Germencik’i ve İncirliova’yı, 27 Mayıs’ta da Aydın’ı işgal ettiler.
İncirliova’nın
işgalinde Yunanlılar, İstiklal Mahallesinde karakol kurmuşlardı. İşgal
sonrasında yerli halk evlerinden çıkamaz oldu. Yunanlılar, İncirliova’da Rum
nüfusun fazla olmasından cesaret alarak kasabayı yağma etmiş, direnenlere
zulmetmiş ve bazılarını da öldürmüşlerdi. Bunlara rağmen halk direnişe devam
etti.
Aydın
ve Nazilli’yi işgal eden Yunan kuvvetleri Anadolu’da başlayan işgal karşıtı
hareketlerden çok tedirgindi. Yunan kuvvetlerini yıpratma amacında olan
direnişçilerden Muğla Gönüllü Müfreze kumandanı Bakırköylü Teğmen Kadri Bey,
Yunan müfrezelerinin mevcutlarını ve baskına elverişli olan yeri araştırıp en
uygun yer olarak görülen Erbeyli istasyonuna 20-21 Haziran 1919 gecesi baskın
düzenledi. Şiddetli çatışma sonucu Türk müfrezesi geri çekilmek zorunda kaldı.
Türk müfrezesinde 7 şehit, 12 yaralı; Yunan kuvvetlerinde ise 30 ölü 40 yaralı
verdi. Malgaç Baskını sonrası başarıya ulaşan ikinci baskın Erbeyli Baskını
oldu. Bu baskının ardından Yunan kuvvetleri öç almak için Erbeyli, İncirliova
ve Germencik’teki çok sayıda silahsız insanı öldürdü. Erbeyli Baskını’nda şehit
düşenlerin hatırasına, 1934 yılında köy halkından Ahmet Sarı tarafından bir anıt
yaptırıldı. Anıt üzerinde "Arkadaş anayurda saldıranlara ilk kurşun atan
yiğitleri unutma, o yiğitler ki bu koşuğu okuyarak yurda canlarını armağan
ettiler; öz Türk olan yağınına baş eğmez özgürlüksüz Türk’e ülke gerekmez"
yazmaktadır.
Erbeyli
Baskını ve ardından artan Yunan zulmü nedeniyle İncirliova ve köylerindeki halk
büyük korkuya kapılarak dağlara doğru çekilmek zorunda kaldılar. Mehmetler
köyünden Durmuş Ali, Yunan baskısını kırmak için Arzular köyünden ve daha sonra
diğer köylerden kendisine katılanlarla silahlı mücadeleye başladı. Durmuş Ali
Efe, Aydın Topyatağı'na ve Köprüovası köyüne verdiği baskınlarda başarılı
olarak Yunanlıların maneviyatını bozdu. Ballıkaya çevresindeki baskınlardan
elde ettiği ganimetleri (ilaç, silah ve konserve) dağ yolundan Nazilli'ye
aktardı. Milli Mücadeleye büyük yaralılıklar sağlayan bu vatansever, Durmuş Ali
Efe namıyla tarihte yerini aldı.
Atatürk'ün
önderliğinde başlayan İstiklal Savaşı'nda Yunanlılar, İngilizlerin desteği ile
Batı Anadolu'yu viran hale getirdiler ve Milli Mücadeleyi yıldırma yoluna
gittiler. Fakat 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile geri çekilmeye
başlayan Yunanlılar, kaçarken her tarafı yakıp yıktılar, insanlara ve
hayvanlara zulüm yaptılar. İncirliova da bu felaketten kurtulamadı. İncirliova'nın
kurtuluş günü Aydın ile aynı tarihte 7 Eylül 1922'de oldu.
Yunan
Ordusunun Anadolu'yu terk etmesi sonrasında Lozan Barış Antlaşması imzalandı.
Kazanılan askeri zaferin tescili niteliğinde olan bu antlaşmanın imzalanmasına
ön koşul niteliğinde olan Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi,
İncirliova'nın Cumhuriyet dönemi demografik yapısı üzerinde önemli etmen oldu.
Mübadele ile kente yerleşenler Cumhuriyet ideolojisinin uygulanmasına katkı
sağladı. Kentin günümüzdeki dinamik yapısına kavuşmasında sonraki dönemlerde
gerçekleşen göçler ve yollar etkili oldu.
9 Ekim 1937'de Söke'deki askeri manevraları izlemek için Atatürk trenle İncirliova'dan geçti. Demiryolu kenarındaki bahçelerde bulunan incir ağaçlarının güzelliğinden etkilenen Atatürk, "Burası neresi?" diye sordu. Karapınar adını duyunca İncirliova isminin daha çok yakışacağını söyledi. Bunun üzerine belediye meclis kararı ve bakanlar kurulu kararı süreci sonunda Karapınar adı İncirliova olarak değiştirildi.
Ayrıca
ilçenin adı ile bütünleşen incirin çeşitliliğini ve üretimini arttırmak
amacıyla 1938 yılında Erbeyli İncir Islah İstasyonu kuruldu.
İncirliova'nın,
Kurtuluş Savaşı'ndaki hatıralarının sembolü olan Atatürk Anıtı, 3 Haziran 1985
tarihinde belediye meclisinin aldığı kararla yapıldı. 9 Mart 1988 tarihinde
dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından açıldı. Prof. Tankut Öktem
tarafından yapılan bu heykellerin en önemli özelliği, her şeyi Türk yapımı
olan, Türkiye'deki ilk büyük anıt olmasıdır.
İncirliova,
4 Temmuz 1987 tarih ve 3392 sayılı kanun ile ilçe statüsüne kavuştu. İlçemizin
ilk kaymakamı Fevzi Güneş oldu.
İncirliova'nın
önemli kültür öğelerinden biri Yörüklük ve deveciliktir. Anadolu'da birçok
yerde deve ve Yörük hayatı olmasına rağmen iki asırlık geçmişe sahip olan deve
güreşlerinin ilçemizde başlaması ve günümüzde de bu kültürün önemli temsilcisi
olması İncirliova'yı bu alanda merkez konumuna getirdi. İncirliova'da deve
güreşleri her yılın ilk Pazar günü geleneksel olarak düzenlenmektedir.